KIŞ MEVSİMİNDE BESLENME VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÜSTÜNDEKİ ETKİLERİ

KIŞ MEVSİMİNDE BESLENME VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÜSTÜNDEKİ ETKİLERİ

KIŞ MEVSİMİNDE BESLENME VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÜSTÜNDEKİ ETKİLERİ

 

 

Herbalife danışma kurulu üyesi Prof.Dr.İsmet TAMER ile yine çok farklı konularda bilgi dolu bir akşam geçirdik. Biz sizi daha fazla bekletmeden hemen kendisinin aktardığı bilgileri paylaşalım.

 

 

Nereden başlayalım; şu soğuk günler kapıda metabolizmamız yavaşlıyor işte o metabolizmanızı hızlandıracak enerji ihtiyacımız var. Karbonhidratları bunun için kullanabiliriz ama dikkat etmemiz gerekiyor.

 

 

Evet bu soğuk günlerde ne yapacağız o zaman soğuk günlerde bir kere bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirecek güçlü bir organizasyon yapacağız.

 

 

 

Evet sadece böyle enerjimizi yükseltecek karbonhidratlarla falan olmuyor bu iş arkadaşlar, vücudumuz dış ortamdaki milyonlarca mikroorganizmaya karşı, onların yarattığı çevresel etkenlere karşı, her gün kullandığımız ama farkında bile olmadığımız bağışıklık sistemimiz tarafından savunulup, korunmamızı sağlayan bir mekanizma ile milyonlarca dış etkene karşı kendini korur, bizi korur.

 

 

İmmün Sistem

 

Bu sistemin adı İmmün ya da bağışıklık sistemidir bu bağışıklık sistemi hem hormonal hem hücresel hem de bazı hümoral dediğimiz bazı sıvı maddeler moleküller sayesinde vücudumuzu korur.

 

 

Vücudumuz bize zarar vermesi muhtemel olan bir şey ile karşılaştığında bütün bu sistemler devreye girerek karşımızdaki o düşmanın bize zarar verecek olan her neyse ona karşı savaşmaya başlarlar.

 

 

Bu bir mikrop olabilir, bu bir Virüs olabilir, bu bir alerjik madde olabilir, bu ciğerlerimize de zarar verecek bir toz olabilir, ortamdaki bir kirlilik olabilir ama hepsine karşı bir tek savunma mekanizması var.

 

 

Savunma mekanizmasının doğru dürüst çalışması için de en başta vücudumuzun kendini yenileyebilecek bir zamanı ve fırsatı olması gerekiyor. Rahat huzurlu bir uyku çektiğimiz zaman işte bu uykuyu çekebilmek de dert.

 

 

Uyku ve Bağışıklık Sistemi

 

 

Ben bugün biliyorum onlarca hastam var tek derdi doğru dürüst bir uyku çekememek uykuya dalmakta güçlük çekerler, uykudan uyanmak da güçlükler, uyku sırasında bir sürü problem, derin uykuya dalamayan hastam var. Kabuslarla uyanan insanlar. Aslında uyku dediğimiz şey tek başına bir bilim dalının belki uzun süre incelemesi gereken bir hadise.

 

Uykuya dalamama sebeplerinin çoğu kafamızı meşgul eden problemler. Eğer bir gün boyu yaptığımız şeyler yaşadığımız olaylar bizim kafamızı uykuya dalacağımız saatlerde de meşgul ediyorsa.

 

 

Beyin bir türlü stop yapmadığı için şalteri indiremiyor. Saatlerce o yana bu yana dönüp duruyor insan. Tabi bu çok değerli saatleri kaybetmenize sebep oluyor.

 

 

Eğer siz uykuya hazırlandığınız zaman en az 2 saat öncesinden yeme içme faaliyetini bırakırsanız, son saatlerde özellikle çay kahve türü kafeinli uyarıcı birtakım şeylerden, sigaradan uzak kalabilirseniz, belki bir bardak ılık su, eğer alışkanlığınız varsa bir bardak ılık süt. Size iyi gelebilir.

 

 

Olmadı bir bitki çayı rahatlatacak az miktarda sıcağa yakın yavaş yavaş içerek uyumanızı sağlayabilir.

 

 

Akşam bir iki saatlik dönemde özellikle son yarım saatte günü düşünmek yerine aklınızda güzel bir uyku çekmek olmalı. Ortam karanlık olsun.

 

 

Neden çünkü melatonin dediğimiz çok kıymetli bir hormon uykunun kalitesi ile alakalı zifiri karanlıkta daha çok üretiliyor ve salgılanıyor. İşte bütün bunları düşünerek huzur içinde uykuya dalmalı.

 

 

Şöyle en az 7-8 saatlik bir uyku 6-8 saatte diyoruz ama, bazıları 9, ortalama 6-8 saatlik derin uyku günü gayet güzel geçirmeye yeterli.

 

 

Eğer böyle bir uykunun üzerine gün içerisinde beslenmenizi de çok güzel programlarsanız. Ondan sonra bağışıklık sisteminiz için  çok korkmanıza gerek kalmıyor. Çünkü vücut zaten alması gerekenleri almış, kendini yenilemiş, onarmış ve savunma mekanizmalarını devreye sokması için gereken fırsatı yakalamış ve bunları kullanıyor olacak.

 

 

Egzersiz ve Vücut Direnci

 

 

Egzersizin bir önemi var mı?. Kesinlikle var egzersizle bedeni çalışır hale getiriyoruz. Vücut direncini artırıyor ve bu sayede hem iç hem dış saldırganlara karşı bizi koruyor.İşleyen demir ışıldar demişler atalarımız.

 

 

Boşuna değil gerçekten de düzenli egzersiz yaptığınız da 70-80-90 yaşına da gelseniz 40-50 yaştaki direnç ve gücü dinamikliği dinçliği sağlayabilme imkanı mümkün.

 

 

Bir insanın Sağlıklı ve uzun bir ömür sürebilmesi için dengeli ve yeterli ve kaliteli beslenmesi şart. Vücudunun ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor yani. Özellikle de temel besin ihtiyaçlarını aktif bir yaşam tarzı sergileyerek, kaslarının eklemlerinin çalışmasında o hareketlerin iç organlarına yansıyarak elde edeceği kazanca kadar pek çok şeyi devam ettirecek.

 

 

Bu ne demek onu da açıklayayım; çoğu zaman mesela kabızlık için soru geliyor hocam danışanım var kabızlığı vardı. Evet işte şunu verdim, bunu verdim evet günde 3 litre su içiyor. Evet üzerine bir de lif verdim evet hala çözülmedi sıkıntı var.

 

 

Hiç hareket ediyor mu? ,hocam masa başı işin de çalışıyor dedi, öyle bir şey yok.

 

 

Düzenli egzersiz yaparsa sadece kaslar eklemler değil inanın bağırsaklarınız da tüm iç organlarımız da bundan faydalanacaktır. Arkadaşlar yapın deneyin göreceksiniz ve benim kulaklarımı çınlatacaksınız inşallah.

 

 

Her zaman ne diyoruz; biz Ayşe teyzenin kini, Fatma teyzeye, Ahmet amcanın kini, Mehmet amcaya olmaz.

 

Kişinin yaşına, cinsiyetine, fizyolojik durumuna, yani yaşlı mı, genç mi, ağır çalışan mı, masabaşı oturan mı, ev hanımı bir hanım mı, yoksa hamile bir bayan mı, menopoza girmiş bir büyüğümüz mü, özel bir hastalıktan ötürü tedavi gören ya da bu tedaviden yeni çıkmış bir birey mi, bütün bu fizyolojik durumları da da dikkate alarak o vücudun ihtiyaçlarını belirlemek ve ona göre planlarımızı yapmak şart.

 

 

Metabolizmayı Hızlandıran Yiyecekler

 

 

Biliyorsunuz arkadaşlar şimdi vücudumuzu ısıtacak besinlere geldiğimizde hep ben şunu diyorum metabolizmayı ateşleyecek, metabolizmayı hızlandıracak yiyecekler en başta da; baharatlar.

 

 

Bakınız ülkemizde kalp ve damar sağlığı ile ilgili yapılmış çok kıymetli çalışmalar var ve bu çalışmalara bakıldığında özellikle yüksek tansiyon hastalığı gibi hastalıklar.

 

 

Karadeniz Bölgesi’nde çok daha sık görüldüğü, tam tersine hani böyle etin daha çok yendiği Güneydoğu Anadolu bölgemizde ise çok daha az rastlandığı saptanmış. Kalp Damar Hastalıkları da aşağı yukarı benzer şekilde yürüyor incelemişler ve bakmışlar.

 

 

Karadeniz’de bu kadar balık yemelerine yani omega tüketmelerine rağmen; Tansiyon yüksek kalp hastalığı daha sık. Güneydoğu’da tam tersi kırmızı etin tüketimi yoğun. Neden böyle bir şey oluyor sonra fark edildi ki; Güneydoğu belki de ülkemizde en çok baharatın tüketildiği illerimizin bulunduğu bölge.

 

 

Baharatların incelendiğinde saymakla bitmeyen faydaları var. Her şeyden evvel baharatlar Vücudumuzu ısıtıyorlar. Nasıl mı bakınız şu kırmızı biberleri görüyor musunuz, ister böyle kırmızı biber olarak düşünün ister bunun işte ezilip ufalanıp toz haline getirin bir halini düşünün.

 

 

Onun üzerinde bol bol tarçının eklendiği pek çok besin maddesini düşünün, çaydan başlayarak yine zerdeçal, zencefil,  kombinasyonunu hayal edin. Bunların hiçbiri boşuna değil, bakınız kırmızı biber aslında yemeklerimize gıdalarımıza lezzet vermesinin ötesinde içinde çok kıymetli bir madde içeriyor.

 

 

Kapsaisin maddesi çok önemli bir metabolizma ateşleyici maddedir. Eğer sabah kahvaltısında yediğiniz yeşilliklerden, akşama kadar Akşam yediğiniz çorbanıza kadar bütün yemeklerinize birer tutam birer tutam kırmızı biber eklerseniz; direkt kırmızı biber olarak da tüketebilirsiniz bu kapsaisin maddesini gün boyu tüketmiş ve böylece metabolizma hızınızı artırmış olursunuz.

 

 

Metabolizma hızınız arttığında da soğuk kış günlerinde Vücut sıcaklığını korumanız çok daha mümkün olacaktır. Değerli arkadaşlar, Kapsaisin maddesi dışında kırmızı biber de başka şeyler yok mu?, olmaz mı.

 

 

Kırmızı biber yine bunun muadili yeşil biber, sarı biber, top biberler bunlarda içerdikleri antioksidanlar ve içerdikleri mükemmel vitamin depoları ile bu soğuk kış günlerinde sizlere hastalıklardan korunmaya ve metabolizmanızın düzgün hızlı ve mükemmel çalışmasını sağlamaya yardımcı olurlar.

 

 

Peki hiç böyle yine soğuk günlerde şöyle salebinizi alıp içtiğinizi, soğuk günler de dışarıdan evin içine işyerinize geldiğinizde içinizi ısıtacak sıcak bir çayınız ne bileyim işte bir kahve düşündünüz mü?. Hiç hayal ediyor musunuz şu aralar? Vallahi bunların mutlaka içine tarçın atarak hayal edin derim.

 

 

Evet şekeri biliyorsunuz, eskiden başımızın belasıydı kendi adıma konuşuyorum, bundan 5-6 yıl öncesine kadar ben çayımı içerken şöyle kocaman bir bardak çayın içerisine neredeyse üç dört çeker atar çayı öyle içerdim.

 

 

Zaman içerisinde terzi kendi söküğünü dikemez gibi bir sıkıntı içerisine düştüğümü ve başkalarına verdiğim önerilerle aslında kendime çok daha faydalı olabileceğini fark ettim.

 

 

O farkındalık sayesinde şekeri hayatımdan çıkardım çayımın içerisinde şeker olmayınca çayın tadını almaya başladım. Soğuk kış günlerinde öyle bir fincan bir bardak çayın içerisine bir çay kaşığı tarçını eklediğinizde o çayın metabolizmanız da çok daha faydalı etkilere sebep olacağını, metabolizmanızın hızlanacağını, kan şekerinizin dengeleneceğini, aynı zamanda soğuk algınlığı gibi, Gribal enfeksiyon gibi, enfeksiyonlara karşıda korunacağını biliyor muydunuz.

 

 

Gerçekten enteresandır ister Çubuk, ister toz tarçın fark etmez. Sadece çay da değil eğer sütlü tatlı yiyeceksiniz onların üzerine de, salep içecekseniz de üzerine atılabileceğini bilmelisiniz. Hatta bazen salatalarda bile tarçın’ı bir baharatı sanki karabiber serper gibi ekiverin ve tüketin.  Tarçının yanı sıra Zencefil de mükemmel bir baharattır.

 

 

Artık ülkemizde bol miktarda var zencefil ve her yerde her köşe başında aktarlar da, baharatçılar da hatta marketlerde paketler halinde bulabiliyorsunuz.

 

 

Bunun içerisinde de güçlü antioksidan maddeler ve yine o antioksidan maddelerin yanında metabolizma hızlandırıcı içerikler var. Eğer günlük olarak yeteri miktarda tüketirseniz ister bunu çay haline getirebilirsiniz, ister mevcut çayınızın içine atabilirsiniz, yeteri kadar tüketebilirsiniz işte onlar da sizin vücudunuzu bu soğuk kış günlerinde yeterince ısıtacaklardır.

 

 

Bunlar sadece antioksidan mı değil, bunlar lezzet katan ürünler ve bütün gıdalarımıza ekleyebiliriz. Hep antioksidan olduklarından bahsediyoruz antioksidan kimyasal bir kelime, bilimsel bir kelime acaba bunun ne olduğunu biliyor muyuz?

 

 

Antioksidan Nedir? Ne İşe Yarar

 

 

Antioksidan vücudumuza ne kadar faydalı ,neden faydalı hemen onu da kısaca izah edeyim izin verirseniz.

 

 

Şimdi vücudumuz çalışan bir motora benzetmek gibi olmasın ama bir otomobile benzetin bir otomobilin motoruna dışarıdan benzin ya da mazot koyarsınız, bu biziz dışarıdan içine enerji vermesi için koyduğunuz benzin ve mazot da gıdalarımız. Bu gıdalar yani benzin ve mazot motoru çalıştırıyor. İnsan vücudu da bu gıdalarla çalışıyor.

 

 

Sonra orada oluşan enerjinin bir atık maddesi ortaya çıkıyor .Hani Arabanın motorundan egzozdan çıkan gaz var ya o duman var ya, kirli haa işte insanoğlunun vücudunda da bir nevi bunu andıracak şekilde, vücuttan atılması gereken bu zararlı atık maddeleri bir anda nötralize edecek yani tabir yerindeyse ortadan kaldırıp işlevsiz hale getirecek pek çok sistem var.

 

 

Bugünün modern dünyasında bugünün çevre kirliliğinde bu sistemler çok zorlanıyor. Vücudumuz da çünkü çevreden o kadar çok zararlı madde oluşuyor alıyoruz vücudumuz da o kadar çok zararlı madde oluşuyor ki; bu inanılmaz derecede zarar verici maddelerin birikmesi, vücudumuzda bir oksidatif stres yaratıyor.

 

 

Yani bir çeşit bu Oksijen ile alakalı vücudumuza zarar verecek stres bu stres bildiğimiz psikolojik değil, fiziksel bir stres arkadaşlar. İşte bu oksidatif stresin vücudumuzda oluşmaması için vücudumuzun antioksidan maddelere ihtiyacı var.

 

 

Antioksidan maddeler bütün oksidatif stres yapan zararlı maddeleri kendilerine bağlıyorlar ve vücudumuzdan atılmasını, kalanlarında vücudumuzda işlevsiz hale gelmesini sağlıyorlar.

 

 

O yüzden biz nerede bulursak biber de mi, tarçın da mı, zencefil de mi, zerdeçalda mı nerede bulursak antioksidan maddelere saldırıyoruz. Onları vücudumuza ne kadar çok alabilirsek alalım diye dua ediyoruz.

 

 

Peki başka ne var?.

 

 

Biraz evvel karabiberden bahsetmiştim şimdi karabiber içerisinde bir madde içeriyor aynı kırmızı biberin içerdiği kapsaisini andıran bir piperin isimli madde piperin de karabiberin içerisinde antioksidan, metabolizma hızlandırıcı ve Antiviral özellikleri bulunan bir madde.

 

 

Bu yüzden sabah haşladığınız yumurtadan başlayıp öğlen yediğiniz tavuğunuza, akşam çorbanıza salatanıza yeteri kadar karabiber serpmeyi ihmal etmeyin. Benim karabiber alerjim var ne zaman olsa hapşururum falan demeyin.

 

 

Mutlaka karabiber tüketin. Çünkü kırmızı biber kadar karabiberde vücuda oldukça faydalı içindeki piperin maddesi sayesinde metabolizma ateşleyici bir ürün.

 

 

Sevgili arkadaşlar ülkemizde çok sık tüketilen çayın güzelliği kadar özellikle de kış aylarında tüketilen bir başka içecek var. Nedir o?. Ihlamur, öyle bahçelerden tarlalardan toplanır kurutulur ondan sonra çayı yapılır rengi en az kendi çayımız kadar keyifli güzel bir renktir.

 

 

Böyle sarımtırak bir renktir kokusu kendine özeldir, ama biz o Ihlamurun içerisine bir de limon dilimleri koyarak taçlandır ırız aynı şey çayda da yapılabilir.

 

 

Hatta bugün daha önce paylaşmıştım, cildinizin güzelliği için içeceğiniz içeceklerin içine de limon misket limonu, bulamazsanız portakal gibi birtakım turunçgiller atın demiştim. Esası bunun limondur, neden? çay ve ıhlamur içimizi ısıtmakla kalmaz yine içerdikleri birtakım flavonoid dediğimiz maddelerle hem vücudumuzu korur hem metabolizmanızı hızlandırır.

 

 

Eğer siz bunların içerisine biraz da limon katarsanız, sadece limon sıkmak demeyelim o sıcak haline kabuğu ile beraber limonu atarsanız, dilimler halinde; Limon Sitrik asit içerir ve içerdiği Sitrik asit  sayesinde enteresandır içtiğiniz bütün gıdaları alkali hale getirir.

 

 

Alkali sıvılar vücudumuzun pH dengesini yani asit ve alkali olma dengesini mükemmelleştiriyor.

 

 

Evet abartmadan tüketildiği zaman vücudumuzun daha iyi çalışmasını, zararlı maddelerin daha kolay vücudumuzdan atılmasını sağlar.Bu zararlı maddelerin vücudumuzdan atılmasına duymuşsunuzdur Detoks diyorlar işte alkali detoksta aslında çok özel bir uğraşa gerek kalmaksızın böyle basit küçük kolayca yapabileceğiniz bir şey aslında.

 

 

Zerdeçal dünyada Hint safranı olarak biliniyor. Hakikaten de Safran renginde böyle turuncum tırak  bir renkte ama bugün sadece Hindistan’dan değil her yerden geliyor. Ülkemizde de mevcut ve bu zerdeçalın üzerine yapılan yüzlerce bilimsel çalışma var.

 

 

Çünkü zerdeçal sadece bir gıda değil, bir şifa kaynağı olarak da kullanılabilir. Evet içersinde kurkumin denen bir madde var.

 

 

Bu kurkumin insan sağlığı açısından sadece metabolizmayı hızlandırıp, vücudu ısıtmak gibi bugün konuştuğumuz konularla ilgili değil, insan sağlığı açısından pek çok hastalığa karşı koruyucu etkisi olduğu bilinen bir madde.

 

 

Evet hastalandığımız zaman kurkumin alıp iyileşirsiniz diye bir şey kesinlik le var demiyoruz. Ama eğer hastalanmak istemiyorsanız kurkumin içeren zerdeçal yani Hint safranı ndan günlük diyetinize küçük küçük miktarlarda eklemenizin önemli faydası olduğuna dair çalışmalar var.

 

 

Bugün pek çok bilimsel çalışma gösteriyor, değerli arkadaşlar baharatlar saymakla bitmiyor tabii ama baharatların yanına bir başka olay var ki onlar olmazsa maalesef vücudumuz hiçbir şeyden fayda görmüyor vücudumuz düzgün çalışmıyor.

 

 

Vücudumuz savunmasız kalıyor, temel gıda maddelerimiz neydi?, Makro besin dediğimiz; Proteinler,karbonhidratlar,yağlar bunlardan belli bir oranda tüketmemiz gerektiğini hepimiz biliyoruz.

 

 

Vitamin ve Mineral Mikro Besinler

 

 

Temel Makro besinleri tükettikten sonra bunların vücudumuzda enerjiye dönüşümü, bunların vücudumuzda gitmeleri gereken yere gidip mesela proteinlerin yapı taşı halinde vücudumuzda kullanabilmeleri için neye ihtiyacımız vardı?. Vitaminler ve mineraller yani mikro besinler.

 

 

Peki vitaminler ve mineraller nerede var? Her yerde var ama bütün gıdalarımız da olmasına rağmen gıdalarımızın içinde vitaminler çeşitlerine göre her gıda da farklı çeşitte.

 

 

Üstelik yine her gıda da aynı vitaminlerden farklı miktarlarda var. Bir Elma da bulunan vitamin içeriği ile üzümdeki vitamin işte bir turpta ki vitamin içeriği ile havuçtaki ya da fasulyedeki vitamin ve mineral miktarı aynı değil.

 

 

O zaman ne yapmamız gerekiyor dengeli vitamin ve mineral alabilmemiz için renk renk besinlerden hepsinden çeşit çeşit günlük beslenmemizde bulunması gerekiyor. Klasik bazı kötü alışkanlıklar vardır, bazen de maddi sorunlar nedeniyle insan zorunlu olarak onu da öngörebilmek lazım.

 

 

Hafta başında bir patates yemeği pişir, fasulye yemeği pişer, onlarda sebzedir ama 3 gün, 4-5 gün aynı yemek devam eder.Belki ekonomik nedenlerle belki öğrenci evlerinde olduğu gibi kolay olsun istenir.

 

 

Her gün aynı çeşit yemeği, her gün aynı renk sebze ya da meyve yemek çok doğru değil. Mümkünse her öğünde farklı yemek lazım. Diyeceksiniz ki hocam bu renge çok taktınız siz evet taktım ama niye taktım.

 

 

Bir sorun,bu renk bu bitkisel gıdaların; yani sebzelerin ve meyvelerin, bakliyatın içerdiği renkler var ya kırmızıdan, turuncuya, siyahtan, yeşile efendime söyleyeyim sarıdan,mora değişik değişik onların o rengini veren maddelere pigment deniyor ve bu pigment yani bir çeşit boya bunlar.

 

 

Pigmentlerin asıl özelliği de fito besin dediğimiz çok kıymetli vücuda da çok faydaları olan besin maddeleri olmalı. İşte yediğimiz gıdalarda bulunan bu renk veren besinlerin hepsinden çeşit çeşit alabilmemiz için de; her renk gıda dan alıyor olmamız lazım. Hani kırmızı besinler, kırmızı meyveler, diyoruz. Neden?.

 

Çünkü onlar da bu Fito besinler daha yoğunlaşıyor.Koyu yeşil yapraklı besinler diyoruz Çünkü onlar da özellikle morumtrak olanlarda daha bir yoğunlaşıyorlar işte onları da mutlaka almamız gerekiyor. Ben nerede vitamin anlatsam geçmişte hep şöyle geri dönüşler alıyordum.

 

 

Hocam ben ne zaman nezle grip olacağımı hissetsem; ne kadardı C vitamini için ben de binlik 2 binlik falan filan  alırım diyor.Bir başkası var daha böyle doğal beslenme taraftarı o da der ki hocam ben hemen giderim 2 kilo portakal alırım her gün 5 portakal sıkarım bir bardağa taze taze sıkılmış portakal  suyu içerim.Böylece C vitamini mi yükseltirim güzel bir şey.

 

 

Tabii yapın yapın da vitaminlerinizi almak için doğru bir yöntem mi bu diye düşündüğünüz de doğru olmadığını söyleyebilirim. Neden vücudumuzda

 

 

1-Metabolizmamızın düzgün çalışması.

 

 

2-Macro besinlerin düzgün şekilde enerjiye dönüşümünün sağlanması.

 

 

3-Bazı enzim ve hormonların düzgün görevlerini yapabilmeleri.

 

 

4- Belki de en kıymetli yerinden bir tanesi bağışıklık sisteminin düzgün şekilde çalışabilmesi için bizim vitamin ve mineralleri sadece birkaç gün yada hayatımız boyunca her gün düzenli olarak almamız lazım.

 

 

Yediğimiz gıdalardan tükettiğimiz besinlerden.Siz özel bazı durumlarda almakta olduğunuz vitamin miktarını artırabilirsiniz.Etrafta çok enfeksiyon var hiç vitamin kullanmıyorsunuz, hiç sebze meyve tüketmiyordunuz şimdi tüketmeye başladınız.Tabii ki fayda görürsünüz.

 

 

Ama bu sizin bağışıklık sisteminizi güçlü kılmaz bağışıklık sisteminizin güçlü olmasını istiyorsanız ona ihtiyacı olan desteği sürekli veriyor olmanız gerekir.Bunun içinde vitamin ve mineralleri düzenli olarak kullanmanız lazım, tüketmeniz lazım. Bu gıdalar A vitamini, D, C vitamini kadar kıymetli .

 

 

Ama kimse nedense hastalandığında nezle grip olduğunda A vitamininden bahsetmez. C vitamininden bahseder, turunçgiller yediklerinden bahseder. Orada bile hata var mesela 100 gram portakalla 100 gram brokoli karşılaştırılmış; 100 gram brokoli de 100 gram Portakalda kinden daha fazla C vitamini olduğunu biliyor muydunuz?.

 

 

Evet ama kimse hastalanınca oturup da bir brokoli çorbası ya da çiğ brokoliyi hafif haşlayıp yemez onun yerine portakal su içmeyi tercih eder.Çünkü lezzeti, içim keyfi vesaire diye düşünür.Oysaki brokoli ya da brüksel lahanası bunlar sadece vitamin deposu değil aynı zamanda lif içerirler.Bolca karbonhidrat olmalarından ötürü verecekleri enerjiyi de ayrıca düşünün.Lif nereden çıktı burada?. Birazdan anlatacağım lifinde bağışıklık sistemi için önemini.

 

 

Vitaminin önemi

 

 

Bu Soğuk kış günlerinde hastalanmamak için ne kadar önemli olduğunu.Gelelim A vitaminine hep C’den konuştuk A vitamini de bağışıklık sistemi için çok kıymetli bir vitamindir.

 

Sadece immün sistemi desteklemekle kalmaz.İçi boş organ dediğimiz yani işte solunum sistemi boru sistemidir içi boştur, mide içi boştur, bağırsaklar içi boş borular halindedir.

 

 

Bu sistemlerin iç yüzeyini kaplayan zara da biz epitel diyoruz.İçte bir hücre tabakasıdır bu.Bağışıklık sisteminin güçlü olabilmesi için A vitamini çok önemli rol oynar. Bağışıklık sisteminin kuvvetli olması gereken insanlar da bunun mutlaka yeterince alınıyor olması lazım. Sadece bağışıklık sistemi için değil çok kıymetli bir vitamindir.

 

İndirim!

Nasıl C vitamini sadece bağışıklık sistemi için değil, protein üretilmesi için bir çeşit protein olan Koleji’nin üretilmesi ve bunların dokulara bağlanabilmesi için bir yapıştırıcı gibi görev görebilmesi. Bütün bunlar nasıl C vitaminine bağlıysa bu organlarımızdaki bağışıklığın kuvvetlendirilmesi de A vitamini ne bağlıdır.

 

 

A vitamini nereden alacağız? A vitamini süt ve süt ürünlerinden alabilirsiniz A vitaminini denizden balık ve diğer yediğimiz deniz canlılarından alabilirsiniz. A vitamini

özellikle bazı sebzelerden mesela lahana gibi sebzelerden koyu yeşil yapraklı mor renkli sebzelerden alabilirsiniz.

 

 

Bu sebzelerin bir kısmı diğer vitaminleri de içerir ama özellikle balık, yumurta, mesela susam çok zengindir A vitamini kaynağıdır. Bunlar sadece A vitamini içermekte kalmaz.Arkadaşlar bunlar aynı zamanda çok güçlü Omega 3 kaynağıdır.

 

 

Omega 3 Nedir? Nelerde bulunur?

 

 

Omega 3 aynı vitaminler gibi, aynı baharatlar gibi sizin bağışıklık sisteminizin olmazsa olmazı bir moleküldür. Omega 3 nelerde bulunur?. Bir kere Omega 3 nedir?. Ona bakmak lazım Omega 3 aslında bir çeşit Yağdır.

 

 

Eğer bu yağ ise nerede bulunması lazım yağlı gıdalar da değil mi?. Süt de bulunmasının en önemli sebeplerinden biri budur. Yağlı balıklarda bulunmasın en önemli sebeplerinden biri budur.Omega 3 yumurtada da bulunur.

 

 

Özellikle yumurtanın sarısında bulunur.Çünkü o bölgede de doymamış yağlar vardır, ama Omega 3 bazı sebzelerde bazı bitkilerde de bulunur.

 

 

Mesela semiz otunda bulunur çok az miktarda, ıspanakta da bulunur ama bunlar da bulunan formu farklıdır. İnsanoğlunun vücudunun hücre duvarlarından başlamak üzere; eklemlerine kadar, organlarına kadar ve en önemlisi kalp damar ve beyin dokusuna kadar her yerde omega nın çok faydalı rolleri vardır.

 

 

Omega  3 Neden Önemlidir? 

 

 

Çok önemli yararları vardır.Omega 3 neden önemlidir?. Eksilirse sorun yaşar mıyız? Hem de nasıl. Bugün yapılan bilimsel çalışmalar göstermiş ki eğer sizde Omega 3 eksilirse bir kere; günlük beyin faaliyetleriniz de bir yavaşlama görülüyor. Uzun süre bundan mahrum kalırsanız yaşlılıkta çok ciddi Mental problemler yaşayabiliyorsunuz.

 

 

Genç yaşlarda ve olgunluk yaşlarımız da eğer yeteri kadar Omega almazsanız ruh haliniz, modunuz düşüyor.Hatta bakmışlar depresyon ve anksiyete hastalarında Omega 3 çok düşük bulunmuş. Omega 3 yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da önemli.

 

Özellikle hiperaktif çocuklarda, otizmli çocuklarda, kendi akranları ile kıyaslandığında ona göre çok daha düşük bulunduğu fark edilmiş.

 

 

Bu çocuklara Omega 3 verilmesinin O çocukların sağlığı için çok faydalı olduğu görülmüş. Yetişkinlerde başta olmak üzere her yaş için kalp ve damar sağlığımıza inanılmaz faydası var. Omega 3 kanın daha akıcı hale gelmesini sağlıyor.

 

 

Damar duvarlarının daha elastik ve yani daha esnek olmasını sağlıyor.Bu sayede vücudun her bölgesine kan akışını beslenmeyi, oksijenlenmeyi artırıyor. Omega 3’ün hamilelerde de çok önemli faydaları saptanmış.

 

Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında başlamak üzere düzenli Omega 3 takviyesi alan hamilelerde; hem gebelik rahat sorunsuz ilerlemiş.

 

 

Doğum sonrası doğan bebekte de anneden gelen Omega 3 ‘ün yanı sıra ilk 3 yaşta takviye Omega 3 verildiğinde, ileri yaşlarda  zihinsel ve motor faaliyetlerinin daha sağlıklı gerçekleştiği görülmüş.

 

Yani Omega 3 iyi bir şey.Omega 3 hangi Omega 3 bakınız; Omega 3’ün 1/3 var biri Ala dediğimiz aminolevulinic asit açık ismi çok önemli değil.

 

 

ALA bu bitkisel kaynaklarda var bu vücudumuzda bir miktar yapılabilir gibi.Bitkisel kaynaklardan aldığımızda da alınan miktarın %10 kadarı EPA’ya dönüşebiliyor EPA ve DHA bitkisel kaynaklarda yok.Sadece hayvansal gıdalarda var.

 

Bu hayvansal gıdalardan alacağımız EPA’nın bir kısmı DHA’ya dönüşüyor EPA  ve DHA  Omega 3’ün vücudumuzda aktif formu.

 

 

Yani biraz evvel bahsettiğim bütün bu faydalar maalesef ALA’dan gelmiyor.Sadece ve sadece DHA ve EPA’dan geliyor.Ne kadar gıda yersek omega-3 alabiliriz acaba aklınıza bir soru gelebilir.En az haftada iki ya da üç öğün, birer porsiyon ,sağlıklı, kirlenmemiş temiz derin denizlerden, doğru şekilde tutulmuş, doğru şekilde saklanmış, taze taptaze yağlı balıklar.

 

 

Siz acaba haftada kaç kere balık yiyorsunuz?. Eğer konserve balık yerseniz takviye edilmedilerse aynı miktarda omega-3 alamazsınız.Hele de DHA ve EPA .Sonra diyelim ki yiyorsunuz, yediğiniz balıkların hadi sizin balıkçıya siz güveniyorsunuz ama o balıkçıya o balığı getiren kişiler acaba hangi denizden tuttular.

 

 

Bazı bölgeler var ki biliyorsunuz ülkemizde de öyle maalesef,yurt dışında da ağır metallerle o kadar kirlenmiş ve o deniz.Artık oradan aldığınız balığı yiyerek Omega 3 almayı boş verin ağır metal zehirlenmesine uğramazsanız şükrediyorsunuz.Maalesef bir de böyle bir toksik durum var.

 

 

Dünyamızda günümüzde beslenme ile alakalı ve böyle durumlarda endişe etmenize gerek yok. Bilimsel kanıtlar ışığında güvenilir EPA ve DHA içeren besin desteklerinden faydalanabilirsiniz. Mesela herbalife’ın Herbalife Line Max.Şimdi bununla ilgili birkaç şeyi çok soruyorlar O yüzden söyleyeceğim.

 

 

Omega 3 İçinde Ne Var?

 

 

Bir kere içinde ne var? Bunu gösterdiğiniz anda insanlar başka ürünlerle kıyaslıyorlar ve diyorlar ki içinde balık yağı var doğrudur.Omega 3 ün içinde EPA ve DHA balık yağından gelir.Ama balık yağı değildir.

 

 

 

EPA ve DHA balık yağının içinde bulunan 2 farklı moleküldür.Bazen diğer markalar işte 1500 miligram balık yağı var derler.Siz de o 1500 miligram dersiniz hemen.

 

 

Detaylara gir benim gibi gözlüğünüzü takın ve detaylı 1500 miligram balık yağı olabilir.Toplam EPA ve DHA 300 miligram anca vardır.Çünkü ucuzdur o şekilde fiyatı ayarlarlar.İkincisi hangi formda var acaba Etil, Ester formu mu yoksa Trigliserit formumu ona bir bakmak lazım.Vücut için trigliserit formu en iyi emilen formudur.

 

 

Omega 3 olarak alıyorsanız bunu trigliserit formunu tercih etmeniz lazım ki içindeki EPA ve DHA miktarı toplamda 1 kapsül de 500’ün altındaysa zaten o ürüne boşuna para harcamayın.Çünkü aldığınız üründen kapsül kapsülü yutmak zorunda kalırsınız.

 

 

Yetişkin bireyler için başka bu balık yağı dediğimiz ürünü yüksek miktarda tüketirseniz bu yağ asitleri bir miktar antioksidana ihtiyaç duyar yoksa fayda göreyim derken hafifden bir zararlanma durumu söz konusu olur. O antioksidan nerede her gün zaten antioksidan alacağım diyorsunuz.

 

 

Bir miktar E vitamini olursa eğer antioksidan olarak mükemmel bir kombinasyondur.Bakıyoruz şu Herbalife Line Max içinde ne var? Sadece bir kapsülün de  500-600 miligram EPA ve DHA  var mükemmel günde 2 kapsül aldığınızı düşünün 1300 miligram civarında Omega 3 almış olursunuz.

 

 

Mükemmel bir rakamdır, ideal bir rakamdır.Kalp hastalıkları vesaire başka sebeplerden faydası olsun diye ilaç niyetine alınacaksa Doktor kontrolünde alınması daha faydalı olur.

 

Herbalife Herbalifeline Max

Balık yağına oranı EPA ve DHA mükemmeldir. Trigliserit formundadır aynı zamanda antioksidan içeren çok güzel alpha-tocopherol yani en güzel kombinasyonu hazırlamış Herbalife. Üretilirken böyle jelatin formundaki maddelerin çoğu inek ve domuz jelatini olarak karışık üretilir, ama endişeniz olmasın ülkemizdeki tamamen bitkisel kaynaklardan elde edilen jelatinden üretiliyor.O Yüzden de güvenle kullanabilirsiniz Herbalifeline Max.

 

 

Bağışıklığı Destekleyen Yiyecekler 

 

 

Bağışıklık sistemi için başka bir şeye ihtiyacımız yok mu?.C vitamini dedik, A vitamini dedik, bir de ne var?. Klasik hep söyleriz D vitamini değil mi?. Nereden geliyor bu D vitamini güneşten, eğer doğru gıdaları tüketiyorsanız, yeteri kadar Güneş alırsanız ve bu gıdalardan yerseniz, cildimizde başlayıp üretimi böbrek ve karaciğer de aktif formuna geçecek şekilde yeteri kadar D vitamini alabilirsiniz diye düşünebiliriz.

 

 

Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor ülkemiz bir güneş Ülkesi olmasına rağmen malesef ülkemizde neredeyse 3 insandan birinde D vitamini düşük bulunuyor.Ve bu D vitamini düşüklüğü diyabet hastalığından tiroid hastalıklarına, bağışıklık sisteminin olumsuz çalışmasından, cilt hastalıklarına  kadar pek çok rahatsızlık da düşük bulunuyor.

 

 

Demek ki eğer D vitaminini dışarıdan takviye etme şansımız olursa biraz Güneş görürsek vücudumuz  biraz bu D vitamini üretimini destekleyecek; balık, yumurta, süt ürünleri tüketiyor isek işte peynir, yoğurt ve üzerine güneş görebiliyorsan ne mutlu bize.

 

HERBALİFE VİTAMİN KADIN ERKEK
herbalife vitamin

Ama buna rağmen bazen de vitamin üretimi azalıyor.İşte o zaman kullanmanız gereken güzel bir tercih Nedir?O benim yanımda evde her zaman bulunur Formül 2 Vitamin Kompleksi, içerisindeki zengin içerik çok kıymetli.

 

 

Gerçekten bununla hem metabolizma nasıl hızlı çalışır?, hem bağışıklık sisteminiz kuvvetlenir.Bu sayede Soğuk kış günlerinde hastalıklara yakalanma ihtimali azalır. Vücudunuza destek vermiş olursunuz.

 

 

Arkadaşlar tabii süt, yoğurt, süt ürünleri deyince aklınıza kalsiyum da gelebilir şunu söyleyelim, hep bana Xtra-Cal mükemmel bir kalsiyum desteğidir.Onu ihmal etmeyin eğer süt, süt ürünleri yemiyorsanız kalsiyumu nereden alacaksınız?.Yeşil yapraklı bitkiler ile de aranız iyi değilse hiç alamazsınız.

 

 

O zaman mutlaka kalsiyum desteği almalısınız ki kalsiyum hücrelerimizin çalışması, kaslarımızın kasılması, metabolizmamızdaki değişimlerin düzgün olması için zorunludur.Siz günlük sağlıklı dengeli beslenerek işte Sebze, Meyve yiyerek dengeli beslenmeyi destekleyebilirsiniz.

 

 

Fermente Gıdalar

 

 

Evde yapılmış yoğurt varsa, evde yapılmış kefir varsa, hele bunların yanına bir de şu ev yapımı turşular, ev yapımı efendime söyleyeyim sirkeler, pancar ve diğer Probiyotik gıdalar eklersek bağışıklık sisteminiz için gerçekten bomba gibi bir etki sağlayabiliriz.Nedir bunlar fermente genellikle bizim mayalanmış Gıda dediğimiz fermente gıdalar.

 

 

Bu fermente gıdaların çok önemli bir özelliği var.Yani kendileri  Probiyotik özelliği olanlar yani kendileri dost bakteri içeriyorlar.Bu gıdaları yediğimizde bağırsaklarımızda dost bakteriler, koloniler oluşturuyor ya da bu gıdalar prebiyotik özellikte dolayısıyla dost bakterileri besleyen gıdalar formundalar.

 

 

Özellikle bunları liflerle birleştirmeyi başarabilirsek, o zaman bu Probiyotik gıdalar liflerle birlikte bağırsağımızdaki dost bakterileri besliyorlar.Dost bakteriler ne kadar yüksek oranda çalışırsa; zararlı bakteri sayısı ne kadar az olursa İmmün sistemimiz yani bağışıklık sistemimiz o kadar iyi çalışıyor.

 

 

Vücudumuzda alerjik reaksiyonlarla gelişen otoimmün hastalıklar gibi hastalıklar yani işte egzamalar, alerjiler, astımlar ,otoimmün hastalık dediğimiz romatizmal hastalıklar ,kollajen doku hastalıkları ve aklınıza gelen genellikle de tıpta sebebi tam açıklanamayan tedavisi kesin olmayan hastalıklar .

 

 

Yani al şu ilacı geçecek diyemediğimiz pek çok hastalık.Aslında bağırsak sağlığımıza göstereceğimiz özenle önlenebiliyor korunabiliyor.Bu Probiyotik besinlerin günlük öğünlerizden asla ayırmayın.Ev yapımı turşunuz varsa ev yapımı limon suyu ile hazırlanmışsa her gün mutlaka kış boyunca yiyeceksiniz.

 

Ev yapımı turşu sizi evde grip olmaktan bile koruyacaktır.Antigron etkisiyle inanılmaz sağlık faydaları vardır.Bunları liflerle birleştirmekten bahsettim.Günlük minimum 25 ile 30 gram lif alması gerekiyor yetişkin bir bireyin.Neden?.Çünkü lifter sadece tokluğu sağlamıyor.Lifler sadece kan şekeri dengesini sağlamıyor ama aynı zamanda şekerin fazlasını, kolesterolün fazlasını ve vücuda zararlı toksik maddelerin çoğunun fazlasını içine çekiyor ve bağırsaklardan atıyor.

 

 

Liflerin bir başka özelliği var vücudumuzda sindirilemiyorlar ama onları sindiren ve onlardan fayda gören başka bir canlı var.Kim o bağırsaklarımızdaki dost bakteriler, yani sağlığınız için mutlaka düzenli lif tüketmeniz de gerekiyor.

 

 

Bunun için de en ideali Heartwell gibi güzel bir lif kaynağından her gün düzenli olarak tüketmek gerekiyor.

 

 

Heartwell İçinde Ne Var

 

 

Heartwell içinde ne var? İçinde yulaf Beta Glukan var. Beta glukan bağışıklık sistemini canlandırdığı, kuvvetlendirdiği ispat edilmiş, 30 küsür yıldır bilinen bir maddedir.Burada yulaftan elde edilen bu Beta glukanın bağırsaklardaki bakterilerimizi beslemekten, tokluk hissine, kan şekerini dengelemek ten, fazla Kolesterolü kontrol altına almaya yardımcı olmasına kadar inanılmaz faydalarını da bu vesile ile sizlere anlatmış olayım.

Herbalife Heartwell

 

Belki biraz karışık oldu ama hani kırmızı biberden başladık heartwell’den çıktık.Aslında bahsettiğim şeyler dikkat ettiyseniz doğal ,sağlıklı, dengeli, kaliteli beslenme ile yeterli beslenme ile onu en doğru şekilde destekleyecek besin desteklerinin bir karışımı arkadaşlar.

 

 

Eğer bunları doğru şekilde tüketir yanında bu gıdaları tüketilirken vücudunuz için yeterince su da içmeyi ihmal etmezseniz; işte o zaman bu kışı da önceki kışlardan daha iyi bir şekilde, daha sağlıklı sıhhatli, hastalıklardan uzak ,kendinizi iyi hisseder vaziyette geçirmeniz mümkün.

 

 

Teşekkürler Profesör Dr.İsmet TAMER

 

 

Lider Beslenme Herbalife Bağımsız Üyesi 0535 497 19 52

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site Roneon güvenlik uygulamaları ve Google reCAPTCHA tarafından korunmaktadır.<br />Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları kabul edin.